Hızlı Ulaşın
Retina Nedir?
Retina gözün arka kısmında ışığa duyarlı olan tabakadır. Bu anlamda gözü bir arabaya benzetecek olursak, retina o arabanın motoru gibidir. Nasıl ki motor arabanın hareket etmesi için gerekli gücü oluşturur, retina da ışık göze girdikten sonra görme için çok önemli olan ışık enerjisinin elektrokimyasal enerjiye dönüştürülmesi işini yapar.
Retina Gözümüzde Ne İş Yapar?
Göze gelen ışık önce gözün en ön kısmındaki kornea tabakasında kırılarak göz içine girer. Göz içine giren ışık daha sonra göz bebeğinden geçerek lenste (mercek) ikinci bir kez kırılır ve ışıl gözün arka segmentine girer. Arka segmentte vitreus boşluğu adı verilen alanı geçen ışık retina üzerine düşer. Retinada ise ışık enerjisi elektrokimyasal enerjiye dönüşür ve bu enerji görme siniri yoluyla beyindeki görme merkezine gönderilir.
Retinanın Yapısı
Retina, Türkçe anlamıyla ‘ağ’ demektir. Bunun nedeni retinanın aynen ağ şeklinde bir yapıya sahip olmasıdır. Retina, ışık mikroskopu altında incelendiğinde aslında 10 katmandan oluşmaktadır.
Retinadan ışığın düştüğü ilk hücre grubu fotoreseptörler olarak isimlendirilir. Fotoreseptörler ışığı algılayan ve elektrokimyasal enerjiye çeviren asıl hücre gruplarıdır. Fotoreseptörler ortaya çıkardıkları enerjiyi ‘bipolar hücreler’ adı verilen hücrelere iletir. Bipolar hücreler-adından da anlaşılacağı gibi-iki kutuplu hücrelerdir. Yani bir tarafta fotoreseptörlerden aldıkları enerjiyi diğer tarafta gangliyon hücrelerine iletirler. İşte gangliyon hücreleri son hücre grubudur. Gangliyon hücreleri aldıkları elektrokimyasal enerjiyi işleyerek akson adı verilen uzantıları ile optik siniri oluştururlar ve enerjiyi beyne iletirler. Retina içinde bu üç hücre grubu dışında başka hücreler de bulunmaktadır. Ancak en temel görevleri bu üç hücre grubu yerine getirmektedir.
Fotoreseptör Hücreleri
Fotoreseptörler temelde iki ana gruba ayrılırlar. Rod fotoreseptörleri ve kon fotoreseptörleri. Rodlar çubuk gibi düz bir görünüme sahiptirler. Zaten rod kelimesi ‘çubuk’ anlamına gelmektedir. Konlar koni gibi bir görünüme sahiptirler ve isimlerini bu görünümlerinden dolayı almışlardır.
Rodların ışığa duyarlılıkları konlara göre daha fazladır. Bu nedenle ışık seviyesinin az olduğu loş ortamlarda ışığa daha duyarlı olan rodlar sayesinde görürüz. Konlar ise ışık seviyesinin daha fazla olduğu aydınlıkta görmemizi sağlayan hücrelerdir. Üç farklı tip kon hücresi bulunmaktadır. Mavi konlar, yeşil konlar ve kırmızı konlar. Bu kon fotoreseptörleri ilgili renkteki ışığı algılayan pigmentler içerirler ve ilgili renkleri görmemizi sağlarlar. Rodlarda ise rodopsin adı verilen renkleri algılamayan tek tip pigment mevcuttur.
Fotoreseptör Hücrelerinin Retinadaki Dağılımı
Konlar retinanın merkezi bölgesinde çok yoğun miktarda bulunmaktadır. Rodlar ise daha fazla olarak retinanın merkezden uzak çevre bölgelerinde bulunmaktadır. Işık seviyesinin fazla olduğu aydınlıkta göz bebeklerimiz küçülür ve mercekten geçen ışınlar daha fazla retinanın merkezindeki sarı noktaya düşer. Bu bölgede daha fazla bulunan konlar renkli ve keskin görmeyi sağlamaktadırlar. Işık seviyesi azaldığında ise göz bebeği büyür ve gözün arka kısmına daha fazla ışık geçirmeye çalışır. Bu şekilde göze giren ışığın büyük kısmı retinanın çevresel bölgelerine düşer. Çevre bölgelerde bulunan rodlar yoluyla loş ortamlarda görebiliriz. Rodlarda renk pigmentleri bulunmadığından loş ortamlarda bu nedenle renkli göremeyiz.
Konlar merkezi retinada birim alan başına en yüksek yoğunlukta bulunmaktadır. Dolayısıyla aydınlık ortamlara bu nedenle görme keskinliğimiz çok iyidir. Loş ortamlarda ışık daha çok çevre retinaya düşer. Çevre retinada ise çok daha seyrek şekilde rodlar bulunduğundan loş ortamlarda görme keskinliğimiz de azalmaktadır.
Retina ve Sarı Nokta
Sarı nokta retinanın merkezindeki görmemiz açısından en önemli bölgedir. Sarı noktada yüksek yoğunlukta kon fotoreseptörleri bulunmaktadır. Bu bölge keskin görmemizi sağlamaktadır. Nesnelere bakarken sarı nokta ile fiksasyon yaparız. Sarı noktada ömür boyu süren yüksek bir metabolizma faaliyeti bulunmaktadır. Özellikle 60 yaş üzerinde sarı nokta hastalığı adı verilen hastalık bu bölgenin dejeneratif bir hastalığıdır. Stargardt hastalığı ve Best hastalığı adı verilen genetik rahatsızlıklar sarı noktayı tutan rahatsızlıklardır. Retinayı etkileyen hemen her hastalık sarı noktayı da etkileyebilir. Sarı noktanın etkilendiği durumda görme kaybı daha ağır olmaktadır.
Retina Hastalıkları Nelerdir?
Retinayı bir çok göz hastalığı ve sistemik hastalıklar etkileyebilmektedir. Sistemik hastalıklar içinde ilk akla gelen şeker hastalığıdır. Şeker hastalığı hem retinada yaygın bir tutulum yapabilir hem de sarı noktayı etkileyebilir. Bunun yanında hipertansiyon, romatizmal hastalıklar, kan hastalıkları retinada tutulum meydana getirebilmektedir. Retinada ayrıca bir çok genetik hastalıkta sorun çıkarabilmektedir. Genetik retina distrofileri (kon distrofisi, rod distrofisi, retinitis pigmentoza, Stargardt hastalığı, Best hastalığı bunlardandır.
Retina hastalıkları konusunda daha ayrıntılı bilgiye kategori sayfamızdan bilgi alabilirsiniz.
Randevu Alın
Doç. Dr. Fatih Çakır Gündoğan, Kayseri’de muayenehanesinde hizmet vermektedir. Ameliyatlarını anlaşmalı olduğu özel hastanelerde yapmaktadır. Randevu almak için tıklayınız.